10 Ocak 2010

Korsan Parti

“Onlar ne gemi kaçırıyorlar, ne de gömülü bir hazinenin peşindeler. Tek istedikleri sanal ortamda da olsa biraz özgürlük. Dünyaca ünlü paylaşım sitesi The Pirate Bay'in kapatılması, kurucularına verilen para ve hapis cezaları Korsan Partinin çok geniş bir “internet kitlesini” arkasına almasını sağladı. Dünyanın 32 ülkesinde örgütlenmiş ve örgütlenmeye de devam eden Korsan Partinin, ülkemizde de Radikal gazetesi teknoloji editörü M. Serdar Kuzuloğlu, Akademisyen Özgür Uçkan ve onlara destek olmak isteyenlerin öncülüğünde kurulum çalışmaları sürüyor. Amacına ulaşır mı şimdiden kestirmek zor fakat Korsan Parti yıllardır halının altına attığımız bir sorunun artık çözülmesi gerektiğini bize hatırlatıyor: Bireysel özgürlük hakkı”

Korsan Parti


Korsan Partiye (Piratpartiet) giden yol 1998 yılında mp3.com sitesinden günde 4 milyon müzik dosyası indirilmesi ile başlıyor. Bu da daha o zamanlardan içinden çıkılmaz sorunların ilk doğum sancıları olarak göze çarpıyor. Daha sonra internet üzerinden yasal olmayan müzik transferi, insanların IRC kanallarından fellik fellik şarkı araması Napsterin önünü açmakta gecikmiyor. Napster 1999 yılında ilk versiyonunu yayımlıyor ve download piyasasına bomba gibi düşüyor. O zamanlar internetle haşır neşir olanlar anımsar 56k dial-up bağlantı ile onlarca şarkı indirmek için saatlerce beklemek büyük bir sıkıntıydı. 2 sene boyunca hizmet veren Napster 2001 yılında A&M Records un açtığı davayı kaybederek kapanıyor. Bu dava o kadar çok ses getiriyor ki 84 yılında Sony ve Universal Studios u karşı karşıya getiren betamax davasını bile geride bırakıyor. İleriki yıllarda açılıp kapanan sayısız dosya paylaşım sitesinden sonra ThePirateBay.org ortaya çıkıp dünyanın 1 numaralı torrent izleyicisi haline geliyor.



ThePirateBay'in bu kadar uzun soluklu olmasının sebebi; sunucularında bulundurdukları torrent dosyalarında yasal olmayan hiçbir şey bulundurmadıkları, sadece içeriğin (müzik, film vs.) kimin bilgisayarında bulunduğuna dair verileri bulundurduklarından İsveç yasalarına göre suç işlemiyorlardı. Yinede ABD’nin öncülüğünde yürütülen sürek avı ve baskı sonucunda iki polis operasyonu düzenlenerek sitenin sunucularına el konuldu ancak herhangi bir suç unsuru bulunmadı ve yeniden açıldı. Kurucularının gözaltına alınıp ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılması onları bir anda internet kahramanı yaptı. Bu hareketin yarattığı ivmeyle Korsan Parti 2006 yılındaki İsveç genel seçimlerine girme kararı aldı. Kanunen gerekli 500 imzayı toplamaya çalışırken 36 saatte 4 bin 725 imza topladı. 1 milyondan fazla dosya paylaşımcısının bulunduğu İsveç’te The Pirate Bay e gelen baskılar ve baskınlar Korsan Parti’nin 2006 İsveç seçimlerinde, kuruluşunun üzerinden 9 ay bile geçmeden 34,918 oy alarak ( % 0.63 ) seçimlere katılan 40 parti arasından 10. sırada yer almasını sağladı. 2008 de gençlik kollarının açılmasıyla 1280 genç üye kayıt oldu ve devletten 122.000 avro para yardımı aldı. Güncel genç üye sayısı 9153, toplam üye sayısı 50.100 olan Korsan Parti'nin bu sene aldığı devlet yardımının artması bekleniyor. 2009 yılında ThePirateBay'e açılan dava sonucunda kuruculara 1 er yıl hapis ve toplam 30 milyon kron (~5.7 milyon TL) ceza verilmesinin de etkisiyle seçimlerinde %7,13 oy alarak hem isveç meclisine hem avrupa parlamentosuna girmeye hak kazandılar. Ayrıca İsveç Korsan Partisi Lizbon antlaşmasının kabul edilmesiyle Avrupa Parlamentosunda 2. koltuğuna sahip oldu.

Alman Korsan Partisi (German Piraten Partei) 2006 yılında Berlin'de kuruldu ve 2008 ocak ayında yapılan Hesse eyaleti seçimlerde %0.3, 2009 da eyalet meclisi seçimlerinde %0.5 ve Avrupa Parlementosu seçimlerinde ise %0.9 alarak seçimlere katılan 2. Korsan Parti oldu ve aynı zamanda da hatırı sayılır bir oy alarak görece başarı kazandı. Dünya da şuan 25 ülkede Korsan Parti kurulmuş veya kurulma çalışmaları başlamış durumda.

Telif hakkı, patent ve kişisel özgürlük


Korsan deyince akla sokaklarda başlayan korsan CD satışı gelse de Korsan Parti herhangi bir şekilde sanatçıların sırtından para kazanılmasına karşı. Zaten İsveç Korsan Partisi lideri Rickard Falkvinge plak şirketlerini paranın %95'ini alan asalaklar olarak görüyor. Korsanların isteği ticari amaç gütmeye kopyalama ve kullanım haklarının ücretsiz olması ve dosya paylaşımının yasaklanmak yerine özendirilmesi. Çünkü internetin bugüne kadar kurulan en büyük halk kütüphanesi olması, tüm kültür ve bilgi paylaşımının tüm insanlığa açık olmasının önünde hiç bir engel yok. Tüm bu yazıyı google documents kullanarak online hazırladığımızı düşünürsek bu bugün mümkün.

Telif hakları savunucularının en çok sorduğu soru şarkıcıların nasıl para kazanacakları. Albüm satışlarının zaten şarkıcılara para kazandırmadığı ortada, konserlerden ve eğitmenlikten albüm satışlarından kazanamadıkları parayı kazanıyorlar. Bugün internet, şarkıcıların aracı şirketlere olan ihtiyacını ortadan kaldırdı, doğrudan hayranları ile buluşabiliyorlar. Aslına bakarsak dosya paylaşımları plak şirketlerinin şarkıcıların sırtından kazandıkları parayı konserlerle doğrudan müzisyenlere kazandırdı. R. Falkvinge "bu müzik kayıtları tarihinin en büyük servet aktarımı" diyor. Zaten paylaşım sitelerine ve programlarına dava açanlar şarkıcılar değil de albüm şirketleri. Şarkıcıların bu durumdan pek bir şikayetleri yok.

Lağvolmuş bir patent sistemi


"İlaç patentleri üçüncü dünya ülkelerinde her gün insanların ölmelerine neden oluyor. Araştırmacıların, olası yaşam kurtaracak buluşlarını patent almayı beklemek için gizli tutmasına yol açıyor. Bunun en son örneği küresel salgın tehlikesinin bile, araştırma kurumlarının patentler üzerinden vurgun yapma şansından feragat etmediği kuş gribi virüsü oldu. Korsan Partisi, bu konuda yapıcı bir öneri getiriyor. Öneri sadece sorunların çözülmesini değil, araştırmalara daha fazla kaynak ayrılmasını ve kamu ilaç harcamalarının düşmesini de sağlayabilir. Avrupa patentleri kaldırarak hiçbir şey kaybetmez ama çok şey kazanır." – İsveç Korsan Parti Bildirgesinden.

Patent deyince aklınıza evinin garajından uzun süre çıkmayan saçı sakalı birbirine karışmış çılgın tipler geliyorsa fazla romantik birisiniz demektir. Çünkü bir patent almak, haklarını elinde tutmak ve savunmak o kadar pahalı ki yalnızca büyük şirketlerin gücü buna yetebiliyor. Aslına bakarsak yeni bir ürün çıkarmak için çok sayıda farklı patente ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle büyük üreticiler aralarında “birbirlerinin patentlerini kullanabilme” anlaşmaları imzalamadan yeni bir ürün çıkartamıyorlar. Yani Bu işten asıl çıkar sağlayanlar patent danışmanları ve patent hukukçuları.

Korsan partinin üzerinde durduğu ise ilaç gibi toplumun faydasına sunulması gereken şeylerin lisans biçimlerinin değiştirilmesi, halkın bu ilaçların formüllerini internet üzerinden elde edebilmeleri. Küçük bir umut belki ama patentlerin halka açık olması -en azından kişisel kullanımının serbest olması- Afrika'daki milyonlarca HIV mikrobu taşıyan, 3. dünya ülkelerinde pek çok hastalığa maruz kalan ya da salgınlarda devlet veya ilaç gelmesini beklemeden kendi önlemini almak isteyen kişilere yardımcı olabilir; "The European Federation of Pharmaceutical Industries and Associations’un raporunda da görüleceği gibi şu anda da zaten devlettir ilaç endüstrisinin araştırmalarını ve geliştirmelerini finanse eden. Bunu ilaçlara yüksek ödemeler yaparak mümkün kılıyorlar. Oysa devletler işbirliği yaparak araştırmaları direk finanse etseler, daha sonra bu araştırma sonuçlarını tamamen serbest bıraksalar, daha sonra da bu araştırma sonuçlarını kullanarak ilaçları üreten şirketlerden rekabete açık bir piyasada ilaçları satın alsalar hem fiyatlar aşağıda tutulur, hem de araştırma ve geliştirmeye daha fazla kaynak ayrılması mümkün olurdu. Bu düşünce havadan alınma bir düşünce değildir. Ekonomist Dean Baker (Center for Economic and Policy Research) alternatif bir ilaç patenti için 4 öneri getirdi. Bu onlardan biridir." - http://postdijital.com/patent-ve-korsan-parti

"Sorun müzik dosyası paylaşımı değil, sorun bunu mazeret gösterip herkesin denetlendiği bir toplum yaratma isteği" - Rickard Falkvinge


Hollywood'da izlediğimiz korsanlardan beklenir miydi bilinmez ama Korsan Partinin üstünde durduğu önemli konulardan biri kişisel gizlilik hakkı. Korsanlar 11 Eylül saldırısından sonra kişisel gizliliğin terör olaylarının bahane edilerek ortadan kalktığını ve bireylerin kişisel gizlilik özgürlüğü hakkını geri alması gerektiğini savunuyorlar.

Fransa'nın HADOPI, İsveç'in FRA adlı yasası Hollandada BRAIN adlı veri korsanlığını önleme kuruluşu, Avrupa Birliği'nin 2006'da kabul ettiği; internet servis sağlayıcıları ve arama motorlarının kaydettikleri verilerin adli soruşturmalarda kullanılmak üzere belirli bir süre saklamalarını öngören Veri Alıkoyma Direktifi, ülkemizde Ulaştırma Bakanlığının üzerinde çalıştığı sanal ortamın takibine yönelik yasa çalışmaları bize biraz geç de olsa “George Orwell'ın 1984'ünü” yaşadığımızı düşündürtüyor. Bu yasaların kısaca amacı telif haklarının internet üzerinden doğru işleyebilmesi için internetin buna uygun hale getirilmesini sağlamak ve bu amaçta vatandaşların herhangi bir telif hakkı ihlalinde internet bağlantısının kesilmesi ve para, hapis cezası almaları. Ayrıca “interneti buna uygun hale getirmek” arkadaşlarımız ile paylaştığımız dosyaların telif hakkı olup olmadığının kontrol edilmesi demek. Bu da tüm interneti izlemek anlamına geliyor ki, indirdiğimiz her verinin yolladığımız ve aldığımız tüm e-postaların mahkeme kararına gerek olmadan izlenmesi hayli ürkütücü olsa gerek.

BBC'nin yaptığı Korsan Parti haberinde Rickard Falkvinge “Sorun müzik dosyası paylaşımı değil, sorun bunu mazeret gösterip herkesin denetlendiği bir toplum yaratma isteği. Bu yolun nereye gittiğini biliyoruz çünkü bizden önce birçok toplum aynı süreci yaşadı” diyor. İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt ise yollanan her e-postanın şüpheli olabilecek 250 bin anahtar kelime veya terim için her an taranmasını sağlayan FRA yasasını şu sözlerle savunuyor “Bireylerin saygınlığını korumakla güvenlik koşullarını gözetmek kararlılığımız arasında açık bir denge oluşturduğumuzu düşünüyorum. Örneğin Londra ya da Stockholm'de bir bomba patlasa seçmenler bana ne önlem aldın diye soracak. Uzun bir zamandır İsveç'te böyle bir olay yaşamadık, o yüzden bu tür olaylara gerek yok demek kolaylaşıyor, fakat ben uzun vadeli bir sorumluluk almak zorundayım.”

“İnternetin hayatımıza girmesiyle neyin gerçek, neyin yalan olduğunu gazeteler veya televizyon aracılığı ile bize dayatması ortadan kalkıyor. Bugün herkes yayın yapabilir. Kimse gerçeğin ne olduğuna dair bir tekel kuramaz. Biri bir skandal haberi alırsa gazetelere gitmesi ve onların sansürüne maruz kalması gerekmez, internetten düşüncesini özgürce yayınlayabilir. Bu da çok daha zengin bir tartışma havası yaratır. Çeşitlilik getirir, çok daha fazla fikrin etki yaratabilmesini sağlar. Gerçek demokrasi işte budur.” - Rickard Falkvinge.

Türkiye’de İnternet, Sansür ve Korsan Parti


Youtube, EkşiSözlük, DailyMotion, MySpace, LastFm, Blogger, Wordpress, Alibaba, Google Groups, Google Sites, GazeteVatan, EğitimSen, YouPorn, Redtube... uzayan giden bu liste Türkiye'de engellenmiş, kiminin engeli kalkmış kiminin ise hala devam eden sitelerin sadece bir kısmı. Bilinen 4662 engelli site var - kaynak http://engelliweb.com/ (Kasım 2009)

Türkiye'de hiçbir zaman internet yeteri kadar önemsenmedi örneğin 2002 yılında çıkarılmak istenen RTÜK yasasında internet medyaya indirgenerek Basın Yayın Yasasının içerisinde değerlendiriliyordu. Zaten yasa her yayının bir kopyasının valiliğe ve basın savcılığına gönderilmesini şart koşuyordu ki internet için bunu uygulamak imkansızdı. Neyse ki yasa Cumhurbaşkanından döndü. Ve "hukuki tedbir" aslında sağlayacağı fayda vereceği zararla ölçülemeyecek kadar büyük olduğunda uygulanması gereken bir şey olmasına rağmen bizde internet sitelerini engellemek için bir tür ceza olarak algılanıyor ve hemen uygulanıyor.

Türkiye'de internetin yüzü bir türlü gülemedi. Devleti ve kurumlarını aşağılama gerekçesiyle bir çok engelleme kararı verildi. 2005'te MÜYAP'ın yetkili kurum statüsü kazanmasıyla 1500'den fazla site MÜYAP girişimiyle engellendi. İnternetin kontrol edilemezliği görülmeye başlandıkça öcü olarak gösterilmeye de başlandı. 2006 sonu 2007 başı, etkili bir medya operasyonuyla satanizm, çocuk pornografisi bahanesiyle gençlerin ve çocukların internetten korunmaları gerektiğine karar verildi ve 5651 Sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi” Hakkındaki kanun meclisten hızlıca geçti. Neredeyse muhalefet bile olmadı hatta CHP isteğiyle Atatürk'e hakarette bu yasanın içeriğine alındı, Cumhurbaşkanı Sezer de hemen onayladı. Yasa çıktıktan sonra satanistler ortadan kayboldu. Çocuk pornografisi ile suçlananların çoğu yakalanan materyalin yasal porno olduğundan serbest bırakıldı.

"Gerek yasa öncesi yaşanan tartışmalar gerekse yasanın çıkış nedeni olarak gösterilen çocuk tacizi konusu tam bir saçmalık. Hükümet bu konuda ciddi olsaydı, 2001den beri çocuk pornografisine yönelik ek protokolü imzalamamakta ayak diremez veya on yıl önce imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin gereklerini yerine getirirdi! Çocuk emeğinin sömürülmesi, çocuk suçluların sayısındaki artış, fiziksel şiddete uğrayan çocukların sayısındaki patlama, aile içi taciz ve şiddete göz yumulması dikkate alındığında, çocuk tacizi gündelik hayatımızın bir parçası." - Özgür Uçkan

Türkiye'de yapılan site engellemeleri tüm siteye yapılıyor; sadece ilgili içeriğe değil (sanırım nesne tabanlı engelleme masraflı bir uygulamaymış). Örneğin bir video için tüm youtube'un, bir kepçe firmasının başka bir firmaya ait fotoğrafı sayfasına koyduğu gerekçesiyle tüm alibaba.com'un, Adnan Oktar'a hakaret içerdiği nedeniyle groups.google.com, ekşisözlük ve wordpress'in, LigTv yayınını verdiği gerekçesiyle tüm blogspot'un engellenmesi... gibi. Doğal olarak aynı alan adı altında barınan tüm siteler madur edilmiş oldu. Adnan Oktar'ın yaratılış atlasında milyonlarca yıldır değişmeyen fosil olarak kullandığı şeyin balık yemi olduğunu afişe ettikten sonra, hakaret davası nedeniyle engellenen Dünyaca ünlü İngiliz biyolog Richard Dawkins'in sitesinde "Banned in Turkey" görselini görebilirsiniz.



Sansür açıkça ve çok yanlış olarak yapılmasının ardından http://elmashift.blogspot.com önderliğinde Sansüre Sansür hareketi başladı ve yüzlerce internet sitesi sahibi sitelerini "kendi kararlarıyla erişime kapattılar". Daha sonra youtube engelinin birinci yılında YAY! Hareketi ile sansürü tekrar gündeme taşıdılar. - ayrıntı için: htttp://sansuresansur.org/

Çizer Memo "Tembelçizer" pornoya karşı uygulanan sansürü haksız bulup, yazar Kaan Sezyum'la bir pornomadokunma isimli blogunu açıp fikirlerini beyan etmekten çekinmediler. Çocuk pornosu ve halkı fuhşa özendirmek bahanesiyle engellenen porno sitelere erişimin en doğal hakkı olduğunu savunmuş ve sanal suçları bir günah keçisi olarak pornoya yüklememek gerektiğini belirtmiştir. Seçtikleri sloganlar ise "Pornoma dokunma, sıvazıma karışma", "Bu otuzbir mahkeme kararıyla engellenmiştir" ve "Cinsel özgürlükler keyif değil, haktır".

Yakın zamanda Myspace.com ve Last.fm'in engellenmesiyle ise müzisyenler yaptıkları müziği isteseler bile ücretsiz olarak veremeyecek hale geldiler. Sayılamayacak kadar çok bağımsız müzisyenin bir anlamda müziklerini myspace.com aracılığıyla sanal ortamda ücretsiz paylaşmasının önü kesildi. Bu sansür hareketleri sonucunda kendilerine "İnternet Vatandaşları" diyen bir grup insan, 23 Eylül de MÜYAP'a, kapağında "özgür müziğe dokunma" yazılı boş CD'ler gönderdi.

Ayrıca bobiler.örg'ün internette sansürü protesto için taksime çıkmasına 11binin üzerinde kişi katıldı, tabii sanal olarak - http://taksim.bobiler.org/



Sevindirici bir haber olarak, Türkiye’de sansürün çok hızlı ilerlemesine rağmen internetin sağladığı avantajla, karşı tepkiler de o kadar hızlı ilerledi. Türkiye’de korsan parti çalışmalarının olduğundan M. Serdar Kuzuloğlu’nun kişisel blogunda ki 30 Haziran 2009 tarihli "Türkiye Korsan Partisi Kuruluyor" yazısıyla haberdar olduk. O günün ardından çok uzun süre tartışmalar devam etti hala da http://friendfeed.com/korsan-partisi ve http://groups.google.com/group/korsan-partisi adreslerinde devam etmekte. Herkese açık ve her düşünce özgürce söylenebiliyor. Korsan Parti çok büyük bir sorumluluğu göze alıp elini taşının altına koymaktan çekinmedi ve umarım faydasını hep birlikte göreceğiz.

YTÜ Basın Yayın Klübü'nün hazırladığı 3.Hamur gazetesi için hazırlandı.

Engin Yazılan

Zeki Can Satıcı

Kaynaklar:

http://piratpartiet.se
http://web.piratenpartei.de
http://www.hafif.org
http://mserdark.com/
http://www.hurriyet.com.tr/
http://www.radikal.com.tr/http://www.radikal.com.tr/
http://bianet.org/http://bianet.org/
http://www.pusula.tv/
http://www.bbc.co.uk/
http://5posta.org/
http://korsanpartisi.org/
http://postdijital.com/
http://sansuresansur.blogspot.com/
http://www.ozguruckan.com/
http://pornomadokunma.blogspot.com/

6 yorum:

ismail hakki polat dedi ki...

Çok güzel bir toparlama olmuş, emeğinize sağlık!
This comment was originally posted on FriendFeed

Engin Yazılan dedi ki...

okul gazetesi için yazmıştık ama o gecikince buraya nasipmiş
This comment was originally posted on FriendFeed

xmarx dedi ki...

çok iyi olmuş gerçekten. başka dergilere artık
This comment was originally posted on FriendFeed

Korsan Partisi Proje dedi ki...

Türkiye projesine de yer verdiğiniz için teşekkür ederiz. Projeyle ilgili fikir yürütme ve tartışma Google grubundadır.


http://groups.google.com/group/korsan-partisi

ilhan dedi ki...

bravo harika bi yazı

thoreau dedi ki...

2 aydır Korsan Parti Hareketi(Tr) aktif bir biçimde yoluna devam ediyor. Gelişmeleri korsanparti.org, @korsanparti ve diğer mecralardan takip edebilirsiniz. Herkesi bekliyoruz. Sevgiler.